Cumartesi, Aralık 04, 2004

Unutmalı!

Hatırlanınca kendini yeniden var eden şeyleri unutmalı. Çok çabuk büyümüş çocuklara geçer not alamadıkları derslerde son çare olarak bu unutulanlar sorulmalı çünkü hatırlamak umuttur. Derinleştikçe karanlığa yürüyen kuyuların dibinden bir ses -neden olmasın- seslenmeli ve karanlığın ışığına bir perde açılmalı. O zaman yeryüzünün büyümüş büyümemiş bütün çocukları aydınlık göğün altında hatırlayabilir çünkü hatırlamak en çok da özlemektir. Kendisini değilse bile zihnin birbirinin uçlarına tutuşturduğu bir şeyleri özledikçe, umut yakın coğrafyalarda olmayı sürdürecektir. Çünkü zamanın bildiğimiz süreleri dışında var olmayı becerebilen şeyleri hafızada, hafıza da yüreğin içinde bir yerlerde, biliyorum.

Nerede gördüğümü unuttuğum o filmin, içli şarkısı hatıraların gerisinde durdukça bir şeyleri mezarına uğurlamadan gönül rahatlığıyla unutabilirim demektir. Unutmak biraz da yüklü bir bavulu her gün bakılmayan bir köşeye bırakmak demektir. Tazeliğiyle zihni bulandıran, aceleciliği bilgisinden önce mırıldanan şeyler, bir gün gelip selam edeceklerdir. O şimdiki zamanın alacalı, kalabalık günleri arasında kendilerine yer açıp, hafıza sinemasında özel bir gösterim yapacaklardır. Sonra da kuyuların, odaların, evlerin belki şehirlerin duvarlarında uysal bir renk olarak dünyadaki varlıklarını sürdüreceklerdir.

Unutmak sakin bir deniz gibidir. Dalgasında kaybolanlar hafıza sahiline bu durgun zamanlarda ulaşır. Sorular çoğaldıkça, cevaplar sustukça büyüyen yorgunluğu unutarak dinlendirmek mümkündür. Hafızanın sıralayan, düzenleyen iyiliği için unutmak şarttır. Bir mektubu posta kutusuna yeniden atan unuttuğu bir hatırayı çağırıyor demektir. Zamanla hesabı olmayan, ille de anlamak, bir özür gibi anlaşılmayı istemek şiddetinden uzaktır. Çünkü sadece ‘şimdi’de yaşayan şeyler hatırlanmaktan uzaktır.

Unutmak, hiç iyileşmeyecek bir ağrıyı arkadaş yapmaktır. Çünkü sanmaya başlayan, o sızıya alışmaya başlamış demektir. Unutan, hiç ‘olmamış gibi’ başlayabilir ertesi günlere. Böylece yeniden adımlanacak yollar açılır, okunacak mektuplar düşer posta kutusuna.. Böylece nerede unuttuğumu hatırlayamadığım bir gece karanlığı da mırıltıya dönüşür.

Hafıza sinemasının özel bir gösteriminden sonra yazdığım bu mektubu da siz unutun, hatırladıkça yakınlaşan aydınlık için..

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home