Cumartesi, Mart 19, 2005

Bir zamanlar

Birzamanların torbası derindir. Endişeyle doldurulmuşsa ürkütücü, neşeyle birikmişse aydınlıktır. İçinde hayat yolu boyunca göze/zihne takılanlar, doğum günleri, mutlu dönümler, kavuşmalar, ayrılıklar ama en çok da özlemler vardır. Bütün bu zamanların türlü çeşitli fotoğrafları… Kimi zaman mutlu, bazen sıkıntılı, alıngan, düşünceli, mahcup, sevinçli, kederli, acemi, yetkin, düşüncesiz, ulaşılmaz ama mutlaka şimdiki zamanın dışında var olmayı sürdüren duygularla dolu bir torbadır bu.

Birzamanlar, bir çocuğun dünyaya bakması gibidir; yanıtlar çoğu zaman soruları üretir ve doyurulamaz safdilli olanın gerçek bilme isteği. Kendi kodları ve algılamaları ile yanıt üretenlerin ne denli sabırlı olduğu ile çok ilgili bir soru cevap serüvenidir bu. Çocuk sordukça sorar; değil mi ki vardır, küçük küçük öğrendiği bir dünyayı tanımak, daha fazla bilmek ister. Oysa bilgi zamanın elinden gelir! Her yanıt için yıllar ister, pazarlık şansı yoktur, neredeyse her yeni sözcük için, mevsimler, günler, aylar tahsil eder. Düşününce yaşanmamış olan değerlidir. Cazibesi tazeliğidir, umudu ve beklentisidir.

Çocuk büyüdükçe zamanı azalır. Taşıdığı tazelik ve giderek beklentiler de, umutlar gibi az olur. O ‘birzamanlar’ çoğaldıkça, kazanımlar gibi kayıplar, yitirişler de birikir. Böylece yarın gündüzü gibi gecesi de olan bir güne benzer. Gündüzlerini karanlık, sessizliğini şarkılar izler. Giderek renklerin beyazından koyusuna, sonra başka bir alacaya dönüşen bu birikim, her defasında yeni bir soru sorar. Günlerin iniş çıkışlarıyla kaydolduğu defterlere sonradan bakmak, bu bir zamanları anlamaya çalışmaktır bana göre.

Defterlerin ara sayfalarını boş bırakma alışkanlığını ne zaman edindiğimi hatırlamıyorum. Galiba dışıma çıkıp bakınca oralarda yeni başka bakışlarla kayıt yapmak için imkan bulmak istedim, birzamanlara şimdinin harfleriyle
eşlik etmek..

Kuru, kuyunun neminde karanlık günlerin sonuncusunu beklemenin aydınlığı görmek olduğunu bu sayede öğrendim. Eski komşum keder, dostlarını hastalığa ya da yokluğa uğurlayınca, benimle yakınlaşmak istemişti. Bir zaman, bunun bir dostluğa dönüşebileceğini düşündümse de tecrübe hikayelerden sonra iyilikle arkadaşlığımı ilerletmenin daha uygun olacağına karar verdim.. Bu aydınlıktı ve karanlıkta olmayanın bir aydınlık algılaması olamazdı. Karanlığımı da bu sayede gördüm.

Bu ‘birzamanların’, karşılığında zamanımızı verdiğimiz deneyimler olduğunu biliyorum şimdi, her neye mâl oldularsa şimdi bu sayede var olduklarını da..

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home