Cumartesi, Nisan 09, 2005

Öyle

Yaralanmayı öğrenmiş bir çocuk geziniyor odalarda. Cüretinin ölçüsünü takvimlerle belirlemeyen, kendiliğinden yürüdüğü yollarda izler arayan, göze alışlarını cesaret diye gösterme gereği duymayan... Beklentilerini koşullarıyla sınırlamak istemediği için biraz huzursuz. Herkesin bildiği sözcüklerden kendi dilini oluşturduğundan beri biraz da esrik. Sayfalarını çevirmekten yorulmadığı kitaplara meraklı. Oysa erken öğrenilmiş harflerin yükü ağır olur ama onun bütün bunları düşünecek vakti yok, öğrenmek istiyor…Hafızanın sınırlarında gezindiği akşamüstlerini aramıyor, hatırlamaya çalıştığı erken saatleri bulamıyor. Yollarına şebnemler düştüğünden beri adımları kararsız ama yolculuklar düşlemekten vazgeçmiyor. İnanmaktan ve sormaktan da... Durumlara uygun cümleler kurmayı öğrendiği zaman büyüyüp gidecek. Büyüdükçe uzak şehirler özleyen, yolları biriktikçe hep daha uzağı isteyen öteki herkes gibi olacak. Ben en çok da unutmakla hatırlamak, vefa ve hafıza arasındaki bağları çözmesini bekliyorum onun. Çünkü, kendi yeryüzünü yitirmiş olanların görebildiklerini bilmek/anlamak istiyor ve bunun başka yolu yok. Öte yanda yollara, korkmayı öğrenemediği için tutuklu olanlar da var. Korkan çünkü kendi değerleri ölçüsünde zengin olandır. Korkusu yitirebileceklerinin varlığından beslenir. Bir zamanlar sahibi olduklarından vazgeçmek, büyük bir göze alıştır. Bu durumda seçim yapmak her zamankinden güç olur. Yükü birden bire daha ağır olur takvimlerin, isimlerin, sıfatların… Bu da güçlü olmak koşulunu getirir/gerektirir. Korkmak, sahip olduğunun ilanı gibidir çünkü ve ait olmayan, sahip de değildir. Ait olmayanın yazgısı yollardadır. Yaralanmayı bilen bunu da öğrenecektir. Zaman öğretir; damla damla işleyerek, derin bir yarayı iyileştirir gibi, harf harf ezberleterek. Kaçınmaksa mümkün değildir. Yazgısını koşullarıyla bir tutanların, yeniden düzenledikleri bir yeryüzü var. Değerlerine inan(a)madığım bu yeryüzünde başka türlü okunan bir alfabe, benim çözemediğim başka haller var. Belki de alnımın şiiri üşüyen harflerle yazıldığı içindir. Şimdi posta kutuma düşen ve o yeryüzünden gönderildiklerini sandığım bu mektuplarda birtakım harfler okuyorum. Her birinin kendi hafızası var ve ben aslında öfkeden çok uzak bir yerde o hafızanın peşindeyim..

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home