Cumartesi, Mayıs 28, 2005

Dayanılmaz Olana Katlanmak

Karanlık bir kuyuya kör edici aydınlığa, dondurucu soğuğa ya da başedilemez bir ağrıya rağmen sürdürmek. Nefes almayı, uyanmayı, adım adım ilerlemeyi, hayatı... Harflerin ardında kaldığı buğulu camlar ya da çoktan kaçırılmış çıkışlar yüzünden başka yönlere ilerlemiş yolların her birinin varlık bilgisine ait harfleri yan yana sıralamayı öğrenmek. Öğrenerek, bu sürecin bilgisini deneyimleyerek, onlarca söz, sayısız anlaşma, her biri saklanmış iyice korunmuş bakışlar biriktirerek, sonra da bu toplama tutunatak yine onun kendisinden yaralanarak dayanılmaz olana katlanmak mümkün mü?
Zamanı öğrenerek, anlamını kabul ederek ve üstünlüğünü, büyüklüğünün gücünü inkar etmeden, ona rağmen, onun içinden ve tamamen unutarak sonraya geçerek katlanmak! Şimdiyi en kısa sürede ‘önce’ye dönüştürmek için yapılabilecek herhangi bir pazarlık yoktur. Oysa hemen hemen tek yolu budur. Her ne ise ancak tazeliğini yitirdiğinde yaşanır olan kendine yer bulacak, yara; kabuğu oluştuğunda kanamayı bırakacaktır. Kararı verecek olan da zamandır. Süreleri bitmez, geçmez saatlere, günlere bazen de yıllara uzatacak, saat dakika dakika, dakikalar ancak saniyelerin süratinde, saniyelerse olsa olsa saliselerin sakinliğinde ilerleyecek, kendini tamamlayacaktır. Bu arada karanlık derinleştikçe zifiri, soğuk nefes alışverişlerinde dondurucu olsa da sürecektir. Birbirini izleyen zaman dilimleri alışılmış hızının dışında olsa da tamamlanacak ve dayanılmaz olanın ardından günler doğacaktır.
Dayanılmaz olan bu kez de günlere eşlik eder olduğunda derinleşmiş çizgiler yazılarak tüketilmiş kalemler gibi birikecek, yılların işaretine dönüşecektir. Dün katlanılmaz olanın adı şimdide hatıra diye okunacak, izi mahrem olanların yanında kendine yer açacaktır. Nasıl olduğu tarif edilemez haller, nerede belirdiği bilinemez çıkışlar bulunacaktır. Günler birbirini izledikçe yeni zarflar kapanacak, açılacak ve zaman hepsini bir şekilde kendisiyle dolduracaktır. Mektuplar gönderilmese de çoğalacak, adreslerini özlerken açamamış tomurcuklara dönüşecektir. Bazen harfleri iyiniyetli zehirlere bulanmış, satırları kör bıçaklar kuşanmış mektupların -uzun da olsalar- son işaretleri hep noktaları olacaktır.
Dayanılmaz olan birşeylerin yerini geri getirilemez bir biçimde değiştirecektir. Çünkü bir zamanlar katlanılamaz olan artık takvimiyle anılacak, geride geçmiş olanın yarası kalacaktır. Öznesini değiştiren sıfatlar gibi o da kişisini başkası yapacaktır.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home