Cumartesi, Temmuz 02, 2005

Uzakta

Bildiğim sokaklardan, tanıdığım yüzlerden, sevdiğim renklerden, saklandığım köşelerden, bıraktığım izlerden, alıştığım her şeyden, her şeyden uzakta olmak.
Yeni olanın cazibesi, yaşanmamış olanın heyecan verici umudu, yabancı olanın tedirginliği ile iç içe geçmiş halde. Harfler tanıdık olsa de sesleri başka, heceleri, anlamları, buluştukları sözcükler yabancı. İsimleri benzese de bambaşka olan şeylerin arasında kendimi gündelik olana alışmaya çalışırken bulduğumda zaman sureleri dışında gibiydi. Tarih, takvim, önemle not edilmiş, hatırlanmak üzere şifrelenmiş bütün parçalarsa iç içe. Başka türlü bir gerçeklik, bambaşka kurgulanmış bir yaşam. Düzenli, sakin, ritmi durgun, mesafeleri net.
Ve bir yolculuk sonrası! Amacı, yönü, süresi her ne olursa önce kendisini, en çok kendisini büyüten bir yolculuk. Ve onun ertesi… Bütün adımlara küçük ya da büyük bir şaşkınlığın eşlik ettiği ilk günler. Başka bir iklim, yeni bir şehir, bir yabancılık duygusu, evden uzakta olmanın kim bilir hangi telaşa gizlenmiş rahatsızlığı. Öte yandan yaralayabilecek olanlardan 'şimdilik' uzak olmanın yaman çelişkisi...
Sonrasında kendiliğinden olanın yerine aday olamayacak bir hafızanın yavaş yavaş büyümesi! Kaçınılmaz. Birbirini izleyenlerin neden olduğu alışmak hali, tercihe dönüşmediği surece o eğreti duruş sürse de yabancılık azalır. Değişen koşullar -belirgin ya da değil- algıyı da değiştirirken yabancı olanı tanıdık yapmaya çalışır. Hafıza kayıtlarını yenileriyle karsılaştırırken gün biter. Adımlar yabancı kalacakları sokaklarda gezinmiş olsa da bir başkalık vardır.
Vardı. Evden uzakta olmanın başkalığı. Uzakta olmanın kaç türlüsü olduğunu şimdi bilmiyorum ama yürüdüğüm yollar boyunca harfler biriktirmemi sağladığı için memnunum. Mektuplara sıralanan bu harfler arasında hangilerin olduğuna bu kez de siz tanıksınız. Uzakta olmanın çelişkisi ise benimle birlikte…

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home