Pazar, Ağustos 27, 2006

Kalamayan gidebilir mi?

Kalamayana yaman bir yoldur, gizli saklı bir ada hayaliyle başlayan yolculuk. Bulunamamış kim bilir kaçıncı ada olmaya aday bir yerleri aramak belirsiz bir kayganlıkta yönünü şaşırmakla başlayacaktır. Kalamayan bu yolculukta mevsimler geçirir, sisleri uğurlar, güneşlerde değişir, kışta bekler, yağmurda umutlanır. Mesafeleri olcusuzdur! Korkusuna tarif gerekmez. Duygusu kesifsizdir, gizleri örtülü ve örtüleri katmanlıdır.
Kim bilir belki yakın bir yerlerdedir varmak istediği ama uzak da olsa; varlığı o yolun işaretidir. Değil mi ki bulunacak bir ada vardır, önceismini bulmak gerekir. Ne yol, ne yolcusu ne de bir ada hayaline kapılmış olan diğerleri ortak tanımlar bulamaz oysa, ayni isimle çağıramaz her neredeyse ve neresiyse o ada. Her sözcükte hem adanın kendisinden hem de ötekinden biraz daha uzaklaşırken, yeryüzünün en eski seyircisi zaman yeni cevaplar ekleyecektirdöngüsüne ve biraz daha eskiyecektir. Eskidikçe büyüyen, takvimler tükettikçe güçlenen bu seyirci soran olursa diye saklayacaksa da cevapları, bilinmiyor kaç kişinin akil ettiğini sahiden o soruları sormayı..
Kalamayansa belki de gerçekte ulaşamayacağı bir yerin adıyla çağırmayı seçecektir o adayı. Sadece zihninde yankılanan bir dilin, belki de sık sık kullanılan hecelerinden oluşacak bir ad seçecektir. Böylece yolculuğun ilk gereği de tamamlanmış olacaktır. Bu yolculuğa gerçekten de varmak içinçıkıp çıkmadığı ise belki de hiç bir zaman sahiden anlaşılamayacaktır. Kalamayan çünkü olduğu gibisini bulamamış ya da bulduklarıyla yetinmemiş olandır. Yetindiklerinin tutamadığı, tuttuklarının durmadığı bir zaman boşluğunda gidip gelirken ona 'giden' değil 'kalamayan' denmesinin nedeni budur. Gectiği her adım, yürüdüğü her yol dönüştürecektir korkusuzmutsuzluğunu. Tam da dönüştürmek istediği o korkusuz mutsuzluktan beslenerek çıkar yola kalamayan ve 'giden' olamaz çünkü korkak bir mutsuzluğa dönüşenlerin cevaplarını bir turlu bulamaz. Bildiği yollarda kaybolabilir, bulduğu çarelerden yardim alamaz. Çaresizdir.
Gidense yolunu da yönünü de bir çare içinde büyütmüştür. Döneceğini bilmenin limanına sığınabilir haldedir. Değil mi ki başka olanları keşfetmek büyütecektir yeryüzünü ve değil mi ki dönülecek bir limanı hep vardır o zaman gidilebilir. Onun adası ne uzaktır ne de yakın. Olmasa daolur bir ada işte, gidilebilir ve bulunabilirdir, o kadardır. Başka yolculuklar hep mümkündür giden için. Kalan’ları vardır. Bekleyenleri mutlaka geri çağırır onu. İçinde hasretli sözler, sitemli öfkeler, sevgili umutlar büyütür gidenin bekleyeni, sığınılabilecek o limanı büyütür...
Giden kalabileceği halde, dönmek üzere gitmiştir, kalamayan da iste tam da bu sebeple gidemez, olamaz..

Pazartesi, Ağustos 07, 2006


Hangi isaret nerede belirir
bilinmez...