Cumartesi
Bugün cumartesi mi? Yorgun beklemelerin ertesi. Sessizce varlığını sürdüren ne varsa usul usul ilerlemesi. Parçalara bölünmüş zamanlardan yorulmuş, gecesinden ayrı düşmüş sabahları sevememiş bir cumartesi. Eksik zamanlarını gürültüyle örten, ertelenmiş bütün her şeyi kendinde büyüten yaşlı bir cumartesi. Ne gereği var dedirtmeyen o çılgın yetişme telaşı. Birikmiş harflerin, beklemiş hecelerin giderek büyüyen bir mırıltıya dönüşmesi.
Günlerin kendi coğrafyası var. O coğrafyada meydanlar, yollar, parklar da var ama daha çok kuytular, karanlıklar… Kendini şehre hapsetmiş, şehri sırtında yük diye taşımış herkesin payına düşeni itirazsız, iltifatsız kabul ettiği ıssız coğrafyalar. Günlerin içinde adımlarken nemli ve yağışlı zamanlarından da, kuru ve sert rüzgarlardan da nasibini fazlasıyla alan bu coğrafya, anlatmaz. Çıkmaz sokakları adresi yapanların, kör köşeleri pul diye ucu yanmış zarflara yapıştıranların anlattıklarıyla büyür, sessizleşir.
Kendi başlangıçlarını uzun yollara seren cumartesiler, yakın takvimlerin izi şimdi. Yazılmadan atlanmış sayfalarda, tarihlenmemiş, özenle işaretler bırakılmış, harflerin her biri tek tek çizilmiş, sararmış sayfalar boyunca cumartesi. Bugün biraz kederli. Neşeli zamanlarını unutmuş, unuttuğu günleri hatırlamış gibi kaplamış günü. Çok beklemiş, çok yorulmuş. Hem de çok çok beklerken dinlediklerinden, dinlerken sessizlikten…
Cumartesi beklenmiş bir şeylerin sona erdiği bilgisidir. Toplanmış bulutların yağmuru, yitirilmişlerin kederi. Belki bazen yeni bir başlangıcın da kendisidir ama bugün biraz karanlık, kasvetli..